Siyasi kararlar gönül ilişkilerinde ne kadar etkili olabilir? Okurumuz kendisine iyi bir gelecek hayal ettiği kişiyi, seçim öncesi hayatından çıkarmak üzere. Peki farklı dünyaların insanları bir arada olamazlar mı? Etikçimiz [email protected]'e gelen soruyu cevaplıyor.
Soru okurumuz Yağmur S.’den geliyor:
Yanıtlayan:
İnsanın en temel psikolojik ihtiyaçlarından biri, ait olma ihtiyacıdır. Kendimizi ait hissettiğimiz insanlar ve gruplarla sıkı bağlar kurmak isteriz. Bu bağları devam ettirmenin önemli bir yolu da, onlarla ‘aynı dünyanın insanı’ olmaktır. Eğer dindar bir ailenin ateist çocuğuysanız veya soruda olduğu gibi farklı bir siyasi görüşten olan biriyle romantik bir ilişkiniz varsa, bu durum oldukça zorlaşır. Zorlaşmasının sebeplerinden biri, oy tercihinin siyasetin ötesinde, birçok farklı faktörle ilişkili olabilmesi.
İnsanların siyasi fikirlerinin kısmen kişilikleri ve yetiştirilme tarzlarından etkilendiği biliniyor. Örneğin daha otoriter ebeveynler tarafından büyütülen çocukların ileride daha muhafazakar olduklarını gösteren çeşitli çalışmalar var. Siyasi görüşün toplum içindeki çeşitli gruplara karşı takınılan tavırdan, hayvan hakları ve çevre politikalarına kadar birçok faktörle ilişkili olduğu da biliniyor. Dolayısıyla bir kişinin oy vereceği partiyi öğrendiğimizde, o kişinin hayata bakış açısıyla ilgili de birçok şeyi öğrenmiş oluyoruz.
Türkiye gibi kutuplaşmış toplumlarda bu zorluğun çok daha çetin deneyimleneceğini beklemek gerekir. Örneğin, araştırma şirketi KONDA’nın 2019 yılında yürüttüğü araştırmada toplumun değerler ekseninde ölçüde kutuplaştığı ve sekülerler, muhafazakarlar ve ortadakiler olarak üç farklı kümede insanların toplandığı görülüyor. Bu kümelerin hayata bakış açıları ve değerleri oldukça farklı. Aynı televizyon kanalını bile izlemiyor, dolayısıyla aynı dünyada bile yaşamıyorlar.
Bir romantik ilişki içinde bulunan çiftin hayatını oldukça zorlayacak bir durum bu. Üstelik siyasetin ‘ölüm kalım’ meselesi olduğu ve kimin kazanacak olduğunun oldukça önemsendiği bir coğrafyada yaşadığımızı hatırlarsak, konunun önemi daha da artıyor. Konuyla ilgili yürütülmüş bir bilimsel çalışmada, ölümlülüğü hatırlatılan ve bu şekilde kendisini tehdit altında hisseden katılımcıların, kendilerinden farklı dünya görüşüne sahip olan partnerlerine bağlılıkları azalmış. Bizde de siyaset ölümü, korkuyu, tehdidi beraberinde getirdiğinden, benzeri etkiler yaratıyor olması muhtemeldir.
Bir de olaya iyi tarafından bakalım: Sosyal bilimcilerin çok uzun zamandır bildikleri gibi, nüfusun çok küçük bir yüzdesi kendi ideolojisine yüzde 100 hâkim olacak ve onu hayatının her alanına kusursuz şekilde uyarlayacak kadar bilgi sahibidir. X ideolojisine sahip bir kişinin, bu ideolojiyi kendi içinde tutarlı şekilde her şeye yansıtabilmesi için o ideolojiyi ayrıntılı biliyor olması gerekir, ancak çoğu insan bu teorik bilgi birikimine sahip değildir. Üstelik her insan için siyaset önemli değildir, bazı insanlar siyaseti hayatlarının merkezine koymaz, hatta bazıları oy vermeye bile gitmez. Dolayısıyla sizden farklı dünya görüşüne sahip partnerinizin kendi siyasi görüşünü hayatına ne ölçüde ve kapsamda uyarladığını, X partisine oy veren tipik bir seçmenin birebir aynısı mı olduğu, yoksa kendi partisinden beklenmedik farklı özelliklerinin de olup olmadığı önemlidir.
Dolayısıyla, burada önemli olan, siyasi görüş farklılığının hayatı somut olarak ne kadar etkilediğidir.
Eğer oy vermek dışında siyaseti hayatınıza çok karıştırmayan ve sizin için önemli değerlerde uzlaşan bir çiftseniz, bu yönetilebilir bir sorun olabilir. Ancak siyasi kutuplaşmayı hayatınızda da deneyimleyecek noktada ‘farklı dünyaların insanları’ysanız ve çok temel değerlerde uzlaşamıyorsanız, sıkıntılı bir süreç sizi bekliyor demektir.